KONUK ISI / Ömer Faruk Konuk /Yönetim Kurulu Üyesi
Tekstil sektörü için 2013 yılı öngörüleriniz ve beklentileriniz nelerdir?
“Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörü 1960’lardan itibaren istihdamın ve kalkınmanın lokomotifi konumundadır. Sektörün istihdam açısından önemli yanı, özellikle kadın iş gücüne is olanağı sağlamasıdır; bunun da ülke kalkınmasındaki rolü büyüktür. Değişen talepler doğrultusunda esnek üretim olanağının yanı sıra emek ve makine yoğun çalışılabilir imkânı, ölçek ekonomilerine en büyük katkıyı sağlamaktadır. Sektörün yapısı itibari ile şirketler, fazla yatırım ve is gücüne ihtiyaç duymadan merkezinde nitelikli çekirdek iş gücünü koruyarak, isçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelerdeki küçük şirketlere fason isler verebilmektedirler. Bu şekilde dönemsel talep artışları, firmalara ekstra mali yük getirmeden karşılanmaktadırlar. Tüm bu unsurlar, sektörün 2013 yılı ve önümüzdeki yıllarda çok daha gelişeceğinin bir kanıtı niteliğindedir. Tekstil sektörü, Çin malları üzerindeki ambargonun kaldırılmasıyla küresel rekabetin baskısına maruz kalmıştır. Bu baskıya direnenen sektör, Türkiye’de üretilen tekstil ve benzeri ürünleri dış pazarlarda artık sadece uygun fiyatla değil, kalite ile de anılır hale getirmiştir. Türkiye ekonomisi, 2013’te 2012’ye göre daha ılımlı oranda canlanma eğilimine girecek bir görünüm çizmektedir.
TÜİK geçmiş ihracat rakamlarına göre tekstil sektörü yıllık 10 milyar doları aşan dış satımı ile ülke ihracatının üçte birini tek başına karşılamaktadır. Ayrıca, Avrupa’daki krizin daha da ağırlaşarak devam edeceği birçok ekonomist tarafından dillendirmektedir. Bu artış, talebin Türkiye ve Orta Doğuya kaymasına sebep olacaktır ve böylelikle bu rakam 2013 yılı itibari ile ciddi oranda artış gösterecektir. Tekstil sektörünün bu denli gelişmesi, basta yan sektörler olmak üzere birçok alana katkısı büyüktür. Bu gelişmedeki ivme, tekstil makinalarının artısına da neden olacaktır. Tekstil makinalarının Dünya üzerindeki Pazar paylarının artırılması ve nakit akışlarının sağlanması gereken tüm politikalar desteklenmelidir. Bu konuda is dünyasının temsilcisi oda ve dernekler tarafından 2013’ün ikinci yarısından önce hareketlenme beklenmemektedir. Öncelikle, kalkınma ve refahın nedeni olarak görülen piyasadaki karşılıksız çek konusu ortadan kaldırılmalıdır. Ayrıca, vergi ve teşvik konusundaki devlet politikaları, Türkiye sanayisini kalkındırmaya yönelik olmalıdır.”
Sektörün daha verimli olabilmesi için düzenlenmesi veya yapılması gereken çalışmalar nelerdi?
“Günümüzde isletme düzeyini asarak, ülke düzeyinde konuşulması gereken “verimlilik” her alanda rasyonel değerlendirilmesi gereken bir konudur, iktisadi açıdan gelişimini tamamlamış ülkelerde refahın temel nedeni, kaynakların verimli kullanılması ile doğrudan ilgilidir. Verimlilik seviyesinin artırılması: Büyüme hızına, hayat standardının yükselmesine, enflasyon canavarının düşük seviyelerde kalmasına ve ödemelerde denge sağlanması gibi faktörlere katkı sağlamaktadır. Gelişmiş ülkeler, ülke standartlarını daha da artırmak, bulundukları ekonomik konumu istikrarlı hale getirmek ve geleceklerini garanti altına almak için verimlilik artısına önem vermektedirler. Bu açıdan, üretim kaynaklarının israf edilmeden ekonomik bir biçimde kullanılması verimliliğin temel koşuludur. Tüm sektörler dâhil olmak üzere özellikle Tekstil sektöründe bulunan tüm isletmelerde çalışan kişilerin, verimlilik ve verimliliğe bağlı olan konular hakkında bilgilendirilmeleri, en alt kademede bulunan isçiden, en üst kademede bulunan yönetim elemanına kadar tüm personelin bu konu ile ilgili farkındalık sağlanmalı ve ayrıca bu konu hakkında yönlendirilmeleri gerekmektedir. Çünkü Türkiye’de istihdamın önemli bir bölümü tekstil sektöründen karşılanmaktadır; bu konuda sağlanan gelişme, geneli yakından etkileyecektir. Verimliliğin artırılmasında en önemli katkılardan biri de merdiven altı tabir edilen firmaların piyasadan kaldırılması konusudur. Bu tarz çalışan isletmeler, kalifiyeli is gücünün baltalanmasına, kayıt dışı ekonominin artmasına ve üretim kayıplarının büyümesine direct olarak sebep olmaktadır. Bu firmalar, genel kalite seviyesini düşürerek, haksız rekabet yaratmaktadırlar. Böylelikle, sektördeki verimliliği düşürmektedir. Bu sorunun ortadan kalkması için mesleki standartların getirilmesi şarttır.”
Pazar payını artırmak için izlenilmesi gereken yol haritası hakkında görüşlerinizi alabilir miyim?
Pazar payı kavramı, şirketlerin basarı ölçütlerinin en önemlisidir. Bir isletmenin karlılığı hakkında bilgi sahibi olmanın en iyi yolu, pazar payına bakmaktır. Şirket karlılığını ve uzun vadede pazar payını artırmanın yolu, pazarlama faaliyetline ve marka imajına yatırım yapmaktan geçmektedir. Pazarlama faaliyetlerinin en önemlisi reklamdır. Reklam, kamuya açık bir iletişim aracıdır. Bu yapısıyla, pazarlanmak istenen malın tanıtımını sağlar. Ayrıca, müşteri ile mal arasındaki muhabbetin kurulmasını sağlayarak, müşteri nazarındaki malın değerinin şekillenmesinde önemli rol oynar, isletmeler reklam verirken müşteriyi kandırmaktan kaçınmalıdır. Aksi halde tüm ça-balar, boşa gider. Pazar payını artırmada bir diğer unsur standartlaştırmadır. Standartlaştırma, bir ürünün veya hizmetin temel ölçü ve özelliklerinin belirlenerek, bu ölçü ve özelliklere uygun bir örnek hale getirme işlemine standartlaştırma denir. Standartlaştırılmış malların pazarlanması kolay olduğundan zaman ve maliyet açısından tasarruf sağlar. Bu kavram, genelden özele tüm sektör komponentlerini kapsamaktadır. Başka bir deyişle, tekstil ürünlerinin standartlaştırılmasının yanında tekstil makine ve parçalarının büyük oranda standartlaşması, ürünlerin kalitesinde önemli rol oynamaktadır. Ayıca, pazar payını artırmada diğer önemli hususlar su şekilde sırlanabilir: Müşterinin ihtiyaç ve isteklerine odaklanmak, her konuda hızlı hareket etmek, yenilikçiliğe açık olmak ve tutarlı bir strateji sahibi olmaktır.”
Sektör ve firma olarak 2012 yılını değerlendirir misiniz?
“Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörü 1980’li yıllar-da uygulanan ekonomik ve finansal reformlarla birlikte esnek üretim tarzına uygun olarak uluslararası yaygın bir üretim hacmine sahiptir. Bu gelişme ile birlikte, küresel tekstil üretim ağının önemli bir parçası olmuştur. Fakat yukarıda da adı geçen 2005’te Çin üzerindeki kotaların kaldırılması durumuyla küresel rekabetin baskısı altına giren sektör, sekteye uğramıştır. Sektöre ilişkin bu sıkıntı, ülkemizde son 15 yılda yaşanan ekonomik krizlerin de etkisiyle önemli ölçüde büyümüştür ve etkisini 2012 yılında da sürdürmüştür. Türkiye’nin ihracat lokomotifi olan sektör, bu sebeple gerileme eğilimi göstermistir. Tekstil sektöründe yaşanan gerilemenin temel nedenleri: Basta küreselleşmenin sebep olduğu talep dengesizliği ve özel olarak Türkiye’de uygulanan mali ve siyasi politikalar olarak sıralanabilir. Ayrıca, anlamsız sübvansiyon destekleri arz – talep dengesizliği oluşturmaktadır. Sayılan nedenler sonucunda, sektörün kronik sorunu haline gelen issizlik, kayıt dışı çalışma ve kötüleşen çalışma koşulları gibi durumlar, 2012 yılında da etkili olmuştur. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, tekstil sektörü yıllardır sahip olduğu know – how, bilgi ve beceri sayesinde tüm bu sorunların üstesinden gelebilecek kapasiteye sahiptir. 2013 yılı içerisinde de sahip olduğu bu potansiyeli ortaya çıkaracak tavır ve davranış içerisine girilmelidir. Sektörde yaşanan krizlerin hangi şartlar altında meydana geldiği ve çalışma koşullarını nasıl etkilediği hesaba katılıp değerlendirilmeye alınmalıdır.”